29 Mayıs 2013 Çarşamba

CEHENNEM

DAN BROWN - ALTIN KİTAPLAR


Az önce bitirdim ve hemen sizlerle paylaşmak istedim. Dan Brown tüm hünerlerini konuşturmuş yine. Floransa'dan başlayan Venedik'te devam eden ve İstanbul'da sona eren soluk soluğa bir macera. Kitapta yine sırlar, gizem, şifreler ve sanat tarihi mevcut.

Dünya Sağlık Örgütü'nün de açıkladığı gibi Dünya nüfusu hızlı bir şekilde artmakta ve bu durumun yaşantımız üzerindeki olumsuz etkilerini hepimiz biliyoruz. Kitapta bu soruna çözüm bulmaya çalışanlar ile onu engellemeye çalışanlar arasındaki müthiş kovalamacaya şahit oluyorsunuz.

Baş kahramanımız tanıdık bir isim olan, simge bilim profesörü Robert Langdon. Kendine geldiğinde Floransa'da bir hastanede başından vurulmuş bir durumdaydı. Ve kendini tüm dünyayı tehdit eden bir olayın merkezinde buldu.

Bu olayın çözümlenebilmesi için; Dante'nin 14. yüzyılın ilk yarısında yazdığı 14.233 satırdan meydana gelen, dünya edebiyatının baş yapıtlarından kabul edilen "İlahi Komedya" nın satır aralarındaki şifrelerin çözümünde Langdon'un engin bilgilerine ihtiyaç vardı. 
  
Langdon uyandığından beri devamlı gümüş grisi saçlı bir kadını ve onun "ara bulacaksın" dediğini hatırlıyordu. Ama bunun ne anlama geldiğini çözememişti.

Hastaneye neden geldiğini bulmaya çalışan Langdon, kadın suikastçi Vayentha'nın peşinde olduğunu; gözünün önünde bir doktoru vurunca anlar.  Hastaneden ve suikastçiden kaçmasına yine bir doktor olan Sienna Brooks yardım eder.

Bundan sonra profesör kendini Dante'nin cehenneminde, korkunç bir senaryo içerisinde bulur.

Floransa ve Venedik'in tarihi atmosferine detaylı bir şekilde değinmiş yazar. O bölümleri okurken kendinizi oradaki müzeleri geziyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. İstanbul'dan bahsederken bazı yerlerde gururdan gözlerimin dolduğunu hissettim. Osmanlı İmparatorluğu döneminden Türkiye Cumhuriyeti devleti oluşumundaki büyük güce değinmiş ve şanlı Türk Bayrağımızın nasıl dalgalandığından bahsetmiş.

İstanbul'da Ayasofya ve Yerebatan Sarayı'nı da müthiş bir betimlemeyle anlatmış yazar.

Dante'nin İlahi Komedya'sından bu kadar bahsetmişken, sizlere ressam Michelino'nun elinde İlahi Komedya'yı tutan Dante resmini paylaşmak isterim.




ARKA KAPAK

Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon başından vurulmuş bir halde hastane odasında gözlerini açar. Ne buraya nasıl geldiğini ne de nasıl vurulduğunu hatırlamaktadır. Camdan gördüğü manzara karşısında altüst olan profesör, evinden binlerce kilometre uzakta, Floransa'da olduğunu anlar. Yaşadığı korkunç baş ağrısına eşlik eden tek şey; sürekli kâbuslarında gördüğü kan kırmızısı bir nehrin karşısından kendisine seslenen gümüş saçlı güzel bir kadın ve toprağa baş aşağı gömülü can çekişen bedenlerdir.

Langdon gördüğü kâbusları anlamlandırmaya çalışırken kadın bir suikastçı tarafından takip edildiğini, kendine tedavi uygulayan doktorlardan biri gözlerinin önünde vurulunca anlar. Hastanede görevli diğer doktorlardan biri olan Sienna Brooks'un o ölüm kalım anında yardım etmesiyle hayatta kalır.

Simgebilim profesörü kendini bir anda ipuçlarını Dante'nin cehenneminde bularak çözmesi gereken korkunç bir senaryonun içinde bulur. Floransa'nın
tarih kokan dar sokaklarından Venedik'in muazzam bazilikalarına uzanan semboller zinciri Langdonı insanlık tarihini sonsuza dek değiştirebilecek bir mekâna sürükler.

Burası üç imparatorluğun merkezi olmuş, insanlık
tarihi kadar eski, dünyanın incisi İstanbul'dur. Ve bu şehirde ya insanlık tarihi baştan sona yeniden yazılacak ya da bunu yazacak hiç kimse kalmayacaktır...

..

Diz çök kutsal bilgeliğin yaldızlı mouseionunda

ve kulağını yere daya,

dinle suyun şırıltısını.



Batık sarayın derinliklerine in,

orada, karanlığın içinde bekler khtonik canavar

kan kırmızısı sularına gömülmüştür lagünün

ki yansıtmaz yıldızları...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder