29 Mayıs 2013 Çarşamba

CEHENNEM

DAN BROWN - ALTIN KİTAPLAR


Az önce bitirdim ve hemen sizlerle paylaşmak istedim. Dan Brown tüm hünerlerini konuşturmuş yine. Floransa'dan başlayan Venedik'te devam eden ve İstanbul'da sona eren soluk soluğa bir macera. Kitapta yine sırlar, gizem, şifreler ve sanat tarihi mevcut.

Dünya Sağlık Örgütü'nün de açıkladığı gibi Dünya nüfusu hızlı bir şekilde artmakta ve bu durumun yaşantımız üzerindeki olumsuz etkilerini hepimiz biliyoruz. Kitapta bu soruna çözüm bulmaya çalışanlar ile onu engellemeye çalışanlar arasındaki müthiş kovalamacaya şahit oluyorsunuz.

Baş kahramanımız tanıdık bir isim olan, simge bilim profesörü Robert Langdon. Kendine geldiğinde Floransa'da bir hastanede başından vurulmuş bir durumdaydı. Ve kendini tüm dünyayı tehdit eden bir olayın merkezinde buldu.

Bu olayın çözümlenebilmesi için; Dante'nin 14. yüzyılın ilk yarısında yazdığı 14.233 satırdan meydana gelen, dünya edebiyatının baş yapıtlarından kabul edilen "İlahi Komedya" nın satır aralarındaki şifrelerin çözümünde Langdon'un engin bilgilerine ihtiyaç vardı. 
  
Langdon uyandığından beri devamlı gümüş grisi saçlı bir kadını ve onun "ara bulacaksın" dediğini hatırlıyordu. Ama bunun ne anlama geldiğini çözememişti.

Hastaneye neden geldiğini bulmaya çalışan Langdon, kadın suikastçi Vayentha'nın peşinde olduğunu; gözünün önünde bir doktoru vurunca anlar.  Hastaneden ve suikastçiden kaçmasına yine bir doktor olan Sienna Brooks yardım eder.

Bundan sonra profesör kendini Dante'nin cehenneminde, korkunç bir senaryo içerisinde bulur.

Floransa ve Venedik'in tarihi atmosferine detaylı bir şekilde değinmiş yazar. O bölümleri okurken kendinizi oradaki müzeleri geziyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. İstanbul'dan bahsederken bazı yerlerde gururdan gözlerimin dolduğunu hissettim. Osmanlı İmparatorluğu döneminden Türkiye Cumhuriyeti devleti oluşumundaki büyük güce değinmiş ve şanlı Türk Bayrağımızın nasıl dalgalandığından bahsetmiş.

İstanbul'da Ayasofya ve Yerebatan Sarayı'nı da müthiş bir betimlemeyle anlatmış yazar.

Dante'nin İlahi Komedya'sından bu kadar bahsetmişken, sizlere ressam Michelino'nun elinde İlahi Komedya'yı tutan Dante resmini paylaşmak isterim.




ARKA KAPAK

Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon başından vurulmuş bir halde hastane odasında gözlerini açar. Ne buraya nasıl geldiğini ne de nasıl vurulduğunu hatırlamaktadır. Camdan gördüğü manzara karşısında altüst olan profesör, evinden binlerce kilometre uzakta, Floransa'da olduğunu anlar. Yaşadığı korkunç baş ağrısına eşlik eden tek şey; sürekli kâbuslarında gördüğü kan kırmızısı bir nehrin karşısından kendisine seslenen gümüş saçlı güzel bir kadın ve toprağa baş aşağı gömülü can çekişen bedenlerdir.

Langdon gördüğü kâbusları anlamlandırmaya çalışırken kadın bir suikastçı tarafından takip edildiğini, kendine tedavi uygulayan doktorlardan biri gözlerinin önünde vurulunca anlar. Hastanede görevli diğer doktorlardan biri olan Sienna Brooks'un o ölüm kalım anında yardım etmesiyle hayatta kalır.

Simgebilim profesörü kendini bir anda ipuçlarını Dante'nin cehenneminde bularak çözmesi gereken korkunç bir senaryonun içinde bulur. Floransa'nın
tarih kokan dar sokaklarından Venedik'in muazzam bazilikalarına uzanan semboller zinciri Langdonı insanlık tarihini sonsuza dek değiştirebilecek bir mekâna sürükler.

Burası üç imparatorluğun merkezi olmuş, insanlık
tarihi kadar eski, dünyanın incisi İstanbul'dur. Ve bu şehirde ya insanlık tarihi baştan sona yeniden yazılacak ya da bunu yazacak hiç kimse kalmayacaktır...

..

Diz çök kutsal bilgeliğin yaldızlı mouseionunda

ve kulağını yere daya,

dinle suyun şırıltısını.



Batık sarayın derinliklerine in,

orada, karanlığın içinde bekler khtonik canavar

kan kırmızısı sularına gömülmüştür lagünün

ki yansıtmaz yıldızları...


Dan Brown


22 Haziran 1964 doğumlu ABD'li yazar, Amherst Koleji ve Philips Exeter Akademisi’nden mezun olduktan sonra bir süre eğitim gördüğü bu okullarda İngilizce öğretmenliği yaptı. Şifre çözme ve gizli hükümet örgütlerine duyduğu ilgi, 1996'da ilk romanı Dijital Kale'nin ortaya çıkmasını sağladı.

Roman, yayımlanmasından hemen sonra Dan Brown bir anda elektronik kitap listelerinde bir numaraya yükseldi. Amerika Ulusal Güvenlik Teşkilatı'nı (NSA) konu alan roman sivil halkın mahremiyeti ile ulusal güvenlik arasındaki ince çizgiyi irdeliyordu.

Yazar tekno-gerilim türündeki ikinci romanı İhanet Noktası'nda da politikada ahlak, güvenlik ve gizli teknoloji konularını işledi.

Başkanlık Ödülü'nü kazanmış bir matematik profesörü ile ilahiyat müzisyeni bir annenin oğlu olan Dan Brown, bilim ve din gibi paradoksal felsefelerin egemen olduğu bir ortamda büyüdü. Bu birbirini tamamlayıcı görüşlerden aldığı esinle ünlü romanı Melekler ve Şeytanlar'ı yazdı. Bu yapıt da bir İsviçre fizik laboratuarı ile Vatikan kenti arasında geçen, bilim ve din odaklı bir gerilim romanıdır.

Kayıp Sembol adlı romanının konusu da masonluktur.

Ayrıca, 2003 yılında çıkardığı ve tüm dünyada satış rekorları kıran Da Vinci Şifresi kitabının da yazarıdır. Da Vinci Şifresi ve Melekler ve Şeytanlar kitaplarının filmi de çekilmiştir.

Sanat tarihçisi ve ressam olan eşi de araştırmalarına yardım etmekte ve eserlerine fon sağlamaktadır.

Eserleri
  • Dijital Kale (1998)
  • Melekler ve Şeytanlar (2000)
  • İhanet Noktası (2001)
  • Da Vinci Şifresi (2003)
  • Kayıp Sembol (2009)
  • Cehennem (2013)

Kaynak : Vikipedi

23 Mayıs 2013 Perşembe

Sinan Akyüz

Nisan 1972 Iğdır doğumlu yazarımız, orta ve lise öğrenimini çeşitli okullarda tamamladı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. Yirmi üç yaşında gazeteciliğe başladı. Gazeteciliğin hemen hemen her kademesinde çalıştı. Daha sonra gazeteciliğe ara verip Almanya’ya gitti. Bir süre sonra tekrar İstanbul’a döndü. 1996'da Sabah Gazetesi’nin dergi grubunda çalışmaya başladı. O dönem fotoğrafla tanıştı. Birçok yayın organına moda ve portre fotoğrafları çekti. 1999'da Sabah Gazetesi’nin hafta sonu eklerinde çalışmaya başladı. 2001'de fotoğrafçılık mesleğine ara verip ağırlıklı olarak kitap yazdı. 2006 yılında ise Takvim Gazetesi’nde köşe yazarlığına başladı. Şu anda Takvim Gazetesi’nde köşe yazılarına devam etemektedir. Ayşen Akyüz ile evli olan yazar, ikiz erkek çocuk babasıdır.
ESERLERİ
 
Deneme
  • Etekli İktidar (2003)
Öykü
  • Bana Sırtını Dönme (2005)
Roman
  • İki Kişilik Yalnızlık (2007)
  • Yatağımdaki Yabancı(2008)
  • Sevmek Zorunda Değilsin Beni (2009)
  • Aşk Meclisi (2010)
  • Piruze: Şamda Bir Türk Gelin (2011)
  • İncir Kuşlari (2012)
  • Şahika & Feraye (2013)

PİRUZE - ŞAM'DA BİR TÜRK GELİN

SİNAN AKYÜZ - ALFA YAYINLARI

www.kitapyurdu.com'dan satın al


Gerçek bir olaydan esinlenerek kurgulanan kitapta; babasının görevi dolayısıyla Piruze okul yıllarını İstanbul'da, sonrasında İngiltere'de tamamlamıştır. Gençlik yıllarında babasının tayini Şam'a çıkar ve Piruze burayı hiç sevmediği halde burada yaşamaya başlar. Şam'da hiç beklemediği bir anda Wassim adında bir gence aşık olur ve ailesinin itirazlarına rağmen Wassim ile evlenir. Başta her şey güzel gider, bir tane Amer adında oğulları olur. Piruze ikinci çocukları İmad'a hamileyken kayınpederi vefat eder ve işler bundan sonra tersine döner. Wassim annesinin yanına taşınmak ister, Piruze istemediği halde kayınvalidesinin yanına taşınırlar. Bu sırada Wassim, Piruze'yi aldatmaya başlar. Sonrasında üçüncü çocukları Rami dünyaya gelir ve işler Piruze için içinden çıkılmaz bir hal alır. Wassim tam ikinci bir kadınla evlenmek üzereyken, Piruze olanları öğrenir ve olayı engeller. O günden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmaz. Wassim, Piruze'yi dövmeye ondan intikam almaya çalışır. Sonunda da Piruze Şam'dan kaçmaya karar verir, çocuklarını da alır ve havaalanına gider. Fakat, Wassim bunu bir şekilde öğrenir, Piruze kaçar ama çocuklarını orada bırakmak zorunda kalır. İstanbul'a geldiğinde Piruze yeni bir hayat kurar, yeni işe girer, fakat çocuklarından tam 21 yıl haber alamaz. Wassim çocuklarını ona göstermemekte, hatta ondan kaçırmaktadır.

Anne babaların çaresizliği, gençliğin verdiği ve hayata mâl olan hatalar..

Eski Türk filmi tadındaki 453 sayfalık bu kitabı ağlaya ağlaya 2 günde bitirdim. Annelik duygusunun nasıl yüce bir duygu olduğunu kitabını okuyunca daha iyi anlayacaksınız.

Bazı arkadaşlar yazarın dilini edebiyata uzak bulsalarda; ben akıcı olduğu için beğendim. Piruze; tavsiye edebileceğim güzel kitaplar arasında yerini aldı.

ARKA KAPAK

"Erkeklere 'Bu evde eksik oları sensin' dediğimizde, adamların yüzleri asılıyor. Biz kadınları, çok film izlemekle suçluyorlar. Keşke evlendikten sonra da ellerimizi tutabilselerdi. Başımızı dizlerinin üzerine yatırıp saçlarımızı okşasalardı. Erkekler evlendikten sonra bunları neden yapmıyorlar? Sahi, bunlar hep filmlerde mi yaşanıyor?"
Derlermiş ki, bazı hayatlar zaman içinde bağlıdır birbirine. Çağlar içinde yankı bulan, eski bir çare ile zincirlidir ötekine.

Yaşadığı acı gerçeklerden kurtulmak için Şamlı bir kocanın elinden Türkiye'ye kaçan genç bir kadının oğullarına kavuşmak için verdiği mücadelenin hüzün dolu hikâyesi, hafızalarınızdan kolay kolay silinmeyeceğe benziyor.

İki Kişilik Yalnızlık, Sevmek Zorunda Değilsin Beni, Yatağımdaki Yabancı gibi çok okunan kitapların yazarı Sinan Akyüz'ün kaleminden genç yaşta Şam'da gelin olan Piruze'nin gerçek yaşam
öyküsünü soluk soluğa okuyacaksınız....

19 Mayıs 2013 Pazar

2013 YILINDA ŞİMDİYE KADAR VERİLEN KİTAP ÖDÜLLERİ

2013 Yılında şimdiye kadar verilen ödülleri sizlere hatırlatmak istedim.

Nobel Edebiyat Ödülü: Çinli yazar Mo Yan

Yunus Nadi Ödülleri: Roman dalında; Sibel K. Türker "Hayatı Sevme Hastalığı"
                                           Öykü dalında; Bora Abdo "Öteki Kışın Kitabı"
                                           Şiir dalında; Hulki Aktunç ve Gültekin Emre "Opus" ile
                                                                    Arzu K. Ayçiçek "Talidomit"

Duygu Asena Roman Ödülü -Kadının Adı Hala Yok-:
Sibel K.Türker "Hayatı Sevme Hastalığı"

Altın Portakal Şiir Ödülü: Şükrü Erbaş (Tüm şiirleri göz önüne alınarak)

Behçet Necatigil Şiir Ödülü: Oya Uysal "Uzak Olan Sendin"

Behçet Aysan Şiir Ödülü: Ferruh Tunç "Tunç Ayna"

Sait Faik Abasıyanık Öykü Ödülü: Sine Ergün "Bazen Hayat"

Erdal Öz Edebiyat Ödülü: Cemil Kavukçu
                                      

18 Mayıs 2013 Cumartesi

Frédérıc Beıgbeder

21 Eylül 1965 Fransa doğumlu yazarın, anneside ünlü bir çevirmendir.  Politik bilimler üzerine eğitim aldığı Institut d'Etudes Politiques de Paris’ten mezun olduktan sonra edebiyatla ilgilenmeye başladı. Yayımcı ve yazar kimliğine reklâmcılığı da eklemesi uzun zaman almayacaktı. On yıl gibi uzun bir süre dünyanın en ünlü reklâm ajanslarında metin yazarı ve yaratıcı yönetmen olarak çalışan Beigbeder'in, ilk romanı "Memoirs of a Deranged Young Man" (Bir Rahatsız Genç Adam Anısına) 1990 yılında yayımladı. 1994’te "Holidays in a Co ma" (Koma'da Tatil) isimli romanıyla okurlarla yeniden buluştu. Beigbeder tüm dünyada bestseller olacak üçüncü romanı "Love Lasts Three Years" (Aşkın Ömrü Üç Yıldır)'ı 1997’de yayımladı. Bu roman yazarın geniş kitlelerce tanınmasını sağladı. Beigbeder sinemayla da yakından ilgileniyor ve senaryo yazıyordu. 

2000 yılı yazarın birçok ülkede büyük ilgiyle karşılanan ve reklamcılık deneyimlerini komik ve ironik bir dille anlattığı "99 francs" isimli kitabının çıkış yılıydı. Paranın her şey demek olduğu bir dünyayı reklâmcılık ekseninde mahkum ettiği bu kitabı yayımcılık tarihinde fiyat değişikliği nedeniyle adı değişen ilk kitaptı. Kitabın adında gizli derin mesajın anlaşılmasına katkıda bulunan 99 francs, "Yeni bir isim değişikliği olmadan alın, karlı çıkın“ spotuyla kitap raflarındaki yerini almıştı.
 
2002 yılında Beigbeder, Warner Bros’un teklifiyle "La Bande originale de ma jeunesse" isimli bir albüm doldurdu ve hemen ardından 2003’te beşinci romanı "Windows on the World" (Dünyanın Pencereleri) ile okuyucuyu buluşturdu. Aynı yıl Beigbeder, Fransız TV kanalı Canal +’da Jonathan Lambert, Sabine Crossen ve Henda gibi isimlerle birlikte Hypershow isimli bir program sundu. 2005’te "The Romantic Egoist" (Romantik Egoist)  isimli romanını yayınladı.  Yazar 2007’de "Au secours pardon" isimli romanını yayımladıktan sonra 2000 yılında okurlarla buluşan ve büyük ilgi gören romanı 99 francs’ın sinema uyarlamasıyla ilgili olarak çalıştı. Beigbeder’in boşandığı eşinden Chloé Beigbeder isimli bir kızı var. “Le dernier inventaire avant Liquidation” isimli kitabının promosyonu için çıktığı Meksika turundan sonra kitap 6 bin Fransız okuyucunun oyuyla 20. yüzyılın en önemli romanı seçilmişti.

AŞKIN ÖMRÜ ÜÇ YILDIR

FREDERIC BEIGBEDER - DOĞAN YAYINLARI

www.kitapyurdu.com'dan satın al


Sanki kitap okumuyorda, yazarla dertleşiyorsunuz gibi geliyor. Kitapta yazar, evliliğinin 3. yılında başka bir kadına aşık oluyor ve aşkın 3 yıl sürdüğüne kanaat getiriyor. Ancak aşık olduğu kadınla yaşadığı aşk 3 yılda bitmiyor ve yazarda anlıyorki aşkın ömrü 3 yıl değil.

Okurken ilk başlarda yani ilk 20-30 sayfada ne anlatılmak istendiğini anlıyorsunuz. Geri kalan bölümde de sık sık kendini tekrar ediyor.  Yazar kendi iç dünyasını, bozulmuş ahlaki  yapısını anlatıyor. Komik bazı bölümler yer alsada pek beğendiğimi söylemeyeceğim. 

ARKA KAPAK

Sivrisineklerin ömrü bir gündür, güllerinki üç gün. Kedilerin ömrü on üç yıldır, aşkınki üç. Böyle işte. İlk yıl tutku, sonra bir yıl şefkat ve nihayet bir yıl can sıkıntısı.

İlk yıl, "Beni terk edersen kendimi ÖLDÜRÜRÜM" denir.
İkinci Yıl, "Beni terk edersen, acı çekerim, ama kendimi toparlarım" denir.
Üçüncü yıl, "Beni terk edersen şampanya patlatacağım" denir.
Sizi aşkın hayat boyu sürdüğüne inandırırlar, oysa aşk kimyasal olarak üçüncü yılın sonunda yok olur.

İlk yıl eşyalar satın alınır. İkinci yıl eşyaların yerleri değiştirilir. Üçüncü yıl eşyalar paylaşılır. Hakikat, aşkın mis kokuları araısnda başlayıp bok kokuları içinde bitmesidir.

"Frédéric Beigbeder´in bu
romanı, insanda aç karnına içilen sert bir içki etkisi bırakıyor. Light dünyaya dair hard şeyler söylüyor; hem de erkekler-ve-kadınlar-o-çok-farklı-varlıklar türünden klişelerle midenizi kaldırmadan."
Elle

"Frédéric Beigbeder sinizm, egoizm ve acımasızlığı iyice bir karıştırıp Bermuda Şeytan Üçgeni kadar tehlikeli bir aşk üçgeni kokteyli hazırlamış."
Le Nouvel Observateur

"Göründüğünden çok daha eğlenceli ve derin bir kitap. Frédéric Beigbeder aşkın peşinde koşan boşanmış bir genç adamın yitik hayallerini anlatıyor."
Le Figaro Magazine

14 Mayıs 2013 Salı

Nicole Jordan



1954 Oklahoma doğumlu Amerikalı yazar; New York Times, USA Today, Waldenbooks ve Amazon.com gibi listeler dahil olmak üzere, çok sayıda listede en çok satanlarda ilk sıralarda yer aldı.

Aslında inşaat mühendisliği mezunu olan yazarın ilk kitabı 1985 yılında yayınevi tarafından satın alındı. Yazarın 24 kitabı bulunuyor. Bunlardan Türkçeye çevrilenler: Ahlaksız Teklif, Arzunun Kıyısında, Şehvetin Esiri, Tutku Mevsimi. 

AHLAKSIZ TEKLİF

NİCOLE JORDAN - EPSİLON YAYINLARI

www.kitapyurdu.com'dan satın al

Dönem romanlarını sevmiyorum aslında. Ama bu kitaba bayıldım diyebilirim. Londra'nın hızlı çapkınlarından Lord Sinclair, devamlı sevgili değiştiren çok zengin, küstah bir o kadar da yakışıklı biridir. Kız kardeşi Olivia, erkek arkadaşıyla gizli bir buluşma sonucu kaza geçirir ve sakatlanır. Bu durum Lord'un hayatında büyük değişikliğe neden olur.

Kardeşini bu duruma düşüren Aubren Trent'ten intikam almak için her şeyi yapar ve tüm servetini kumar masasında elinden alır. Bu durumdaki ağabeyini kurtarmak isteyen Vanessa ise anlaşmak için Lord'a gider ve ahlaksız bir teklifle karşılaşır. Vanessa sakat kardeşine refakatçilik yapmayı önerirken; Lord, abisinin borçlarını yalnızca metresi olursa sileceğini söyler.

Vanessa ise geride kalan iki kızkardeşi, hasta annesi ve ağabeyi için bu anlaşmaya evet der. Ama aralarındaki bu tehlikeli oyun zaman içinde yerini aşka bırakacaktır. Vanessa aynı evde yaşamaya başlayınca Lord'un aslında göründüğü gibi küstah, kendini beğenmiş değil; aksine ince ruhlu, kız kendini hazır hissetmeden ona elini bile sürmeyecek kadar sabırlı ve anlayışlı bir aşk adamı olduğunu anlar. Lord'da kendini kıza kaptırmamak adına kendi ile büyük savaş verir. 

Aşkın tutkulu, ahlaksız ve hayal kırıklığı yönlerini çok güzel anlatmış. Bir dönem televizyonlarda izlediğimiz Brezilya dizileri tadında...

Kitapla ilgili tek olumsuz düşüncem de kitabın kapağı. 1800'lü yıllarda geçen bu romanın kapağında kırmızı saten çarşafların üzerinde bir kadın oturmakta. O yıllar için bu kapak biraz saçma geldi bana...  

ARKA KAPAK

Sadece kendi zevklerinin peşinden giden, Lord Sinclair sevgili küçük kız kardeşi Olivia bir erkekle yaşadığı yasak buluşma sonucu sakatlanıp itibarını zedeleyene kadar Londra'nın çapkınlarındandı. Sonra, kız kardeşini sakat bırakan genç asilzade Aubrey'yi yok etmek için her şeyi yapacağına yemin etti ve tüm servetini elinden aldı. Ağabeyinin öcünü almak isteyen Vanessa Lord Sin'in sakat kız kardeşine refakatçi olmayı teklif ettiğinde, Damien bunu tek bir şartla kabul eder; Vanessa ağabeyinin borçlarını ancak onun metresi olursa silebilecektir.Vanessa'nın bu ahlaksız teklifi kabul etmesi sonucu aralarında tutku dolu ve tehlikeli bir oyun başlar. Peki, bu anlaşma bittiğinde kalpleri bundan etkilenmemiş olarak yaşamaya devam edebilecekler midir?

11 Mayıs 2013 Cumartesi

Murat Menteş



Yazarımız 1974 yılında İstanbul'da doğmuştur.  Şair ve romancıdır. 2009'da yayımlanan Korkma Ben Varım adlı romanı, Türkiye Yazarlar Birliği tarafından roman dalında ödüle layık görülmüştür. Samed Karagöz ile Klark adındaki kültür sanat programı TVNET'te yayınlanan Menteş, 2011 yılından beri Standart FM'de yine Samed Karagöz'le birlikte Nunchaku isimli programı sunmaktadır. 2012 yılından bu yana Yeni Şafak gazetesinde köşe yazıları yayınlanmakta, afilifilintalar.com sitesinde yazmaya da devam etmektedir.

Menteş romanı Türkçe edebiyatta fazlaca karşılaşılmayan sıradışı olaylarla doludur. Ve bu sıradışı olaylar, son derece enerjik bir üslupla anlatılır. "Romanı, saatte 300 km. gidebilen bir spor araba gibi tasarlıyorum. Dileyen okur yavaş yol alabilir, fakat hızlı okunmaya elverişli bir anlatımı benimsiyorum." diyen yazar için hız, romanın temel taşlarından biridir. Dolayısıyla kitaplarında uzun tasvirlere ve betimlere yer vermez. Bu durumu "Eskiden romancılar bir dağı ya da bir odayı detaylı bir şekilde tasvir ederken bugün görsel çağda yaşadığımız ve herkes her şeyi gördüğü için tasvir romanı hantallaştıran bir şeye dönüşüyor." şeklinde açıklar.

Eserleri:
  • Kuzgunun Gölgesi (şiir, Yediiklim Yayınları, 1999)
  • Kaosa Mütevazi Bir Katkı (deneme, Şule Yayınları, 2001)
  • Aynalı Barikatlar (deneme, Şule Yayınları, 2003)
  • Dublörün Dilemması (roman, İletişim Yayınları, 2005)
  • Korkma Ben Varım (roman, İletişim Yayınları, 2009)
  • Garanti Karantina (şiir, Sel Yayıncılık, 2010)
  • Ruhi Mücerret (roman, April Yayıncılık, 2013)


RUHİ MÜCERRET

MURAT MENTEŞ - APRİL YAYINCILIK

www.kitapyurdu.com'dan satın al


Kitabın içindekilerden önce, kapağın albenisine kapılmamak içten bile değil. 3 boyutlu karıncalı televizyon ekranı. Cüneyt Arkın ve Orhan Gencebay var televizyonda. Tv'nin altında ise annelerimizin meşhur dantel örtüsü.  

Gelelim kitabın içeriğine. 100 yaşındaki yaşayan son İstiklal Savaşı gazisi Ruhi Mücerret'in başına gelenler anlatılıyor. Kahramanımız şehirlerin kurtuluş günlerine katılıyor, konuşmalar yapıyor. Yine bir 23 Nisan etkinliğinde Civan Kazanova ile tanışıyor. Olaylar bundan sonra başlıyor. Ruhi dedemiz kendisinden 70 yaş küçük bir kadına aşık oluyor. Ve daha neler neler..

Kitabın tamamiyle sıradışı bir konusu ve anlatımı var. Eğlenceli, hayal ürünü ama aynı zamanda hayatın içinden gerçeklerin yer aldığı güldüren; güldürürken de düşündüren, teşbih sanatıyla bezenmiş güzel bir kitap.  Küçük küçük 2-3 sayfalık bölümlerden oluşması okuyucuyu sıkmıyor. Her bölümde yeni heyecanlar var. Kitabın 2. kısmında olayları Civan Kazanova ağzından anlatmaya başlıyor yazar. Ve böylelikle konuların nasıl birbiri ile ilgili olduğunu daha iyi anlıyorsunuz.

Karakterlerin isimleri de gerçekten çok hoş: Masum Cici, Figen Negatif, Avni Vav, Serpil Silahlıperi, Fujer Fuji, Ökkeş Körşebek ....

İşyerinde okurken kimi zaman kahkahalarla gülüyordum ve herkes ne oluyor diye bana bakıyordu. Kitabın başlarında beğendiğim sizlerle paylaşabileceğim cümlelerin sayfalarına sticker koymaya başladım. Baktım ki tüm sayfalar sticker doldu, anladım kitabın tamamının okunması gerek diye.    

Ama ben yinede sizlerle birkaç cümle paylaşmak istiyorum:

"dün görüşemedik, nerelerdeydiniz"
"30 sene evvel bana '3 ay ömrünüz kaldı' diyen doktorun cenaze merasimindeydim.
"toprağı bol olsun"

"En küçük oğlum Mecit'i kaybettim. Bebeğim daha 73'ündeydi."

ARKA KAPAK 

"Dublörün Dilemması" ve "Korkma Ben Varım"ın yazarı Murat Menteşten doludizgin bir roman daha!
Sıkı tutunun!
İstiklal Harbinin son gazisi, 100 yaşındaki millî kahraman RUHİ MÜCERRET; bir dünya starına nasıl dönüşüyor?

Zaten ecelin menzilindeyken, esrarengiz psikopat MASUM CİCİyi haklayabilecek mi?
Mabet filozofu AVNİ VAV'dan daha neler öğrenecek?
NAZLI HİLAL'e, 70 yaş farka rağmen nasıl açılacak?
Ve son nefesinde kelime-i şahadet getirebilecek mi?
Bir gözü mavi, diğeri kahverengi avare CİVAN KAZANOVA; elden düşme ruhunu, şeytana neden satıyor?
Depremde yitirdiği SERPİL SİLAHLIPERİ'yi unutmayıp da ne yapacak?
Marifetli afet FUJER FUJİ'den kaçarken neye yakalanacak?
Kan kanseri yeğeni OZAN'ı hangi parayla tedavi ettirecek?
Alın yazısındaki boşlukları neyle dolduracak?
İntiharın eşiğinde tetikte beklerken, kimvurduya mı gidecek?
Ziyadesiyle kahkaha ve bir nebze gözyaşı içeren bu serüvende
trenler gemilere çarpıyor.
İstiklal Savaşı, 85 yıl sonra devam ediyor.
Şakaklar matkapla deliniyor.
Uçaklar düşüyor.
Kaybedenler şampiyon oluyor.
Ölüler diriliyor.
Serseri kurşunlar uçuşuyor.
Ve reklamlar, müşterileri ele geçiriyor!
*
100 yaşından küçükseniz, bu romanı mutlaka okuyun!
[EMRAH SERBES]
  

8 Mayıs 2013 Çarşamba

DAN BROWN HAYRANLARINA MÜJDE!

"Da Vinci Şifresi" "Kayıp Sembol" "Melekler ve Şeytanlar" gibi dünya çapında ün yapmış kitapların yazarı Dan Brown'un merakla beklenen kitabı "Inferno" -Cehennem- ABD, Hollanda, İsveç, Danimarka, Norveç, İtalya, Almanya, Fransa, Finlandiya, İspanya ve Brezilya ile aynı anda Türkiye'de de 14 Mayısta okurları ile buluşacak.

Saat farkı nedeni ile kitap ilk olarak Türkiye'de piyasaya çıkacak. Kitabın çıkış tarihi belli olunca, çevirmenlerin çektiği işkencede gün yüzüne çıktı. 

Kitabın korsanların eline geçmemesi için çevirmenlerin Şubat - Nisan 2012 tarihleri arasında Brown'un İngiltere ve İtalya'da çalıştığı yayın evleri Transworld ve Mondadari'nin Milano yakınlarında ayarladıkları yer altı sığınağında özel güvenlik görevlileri nezaretinde çalışan çevirmenlerden Fransız Carole Del Port'ın anlattığı alınan önlemlerden bazıları:

  • Pasaportlarına ve cep telefonlarına mesai saatleri süresince el konuldu.
  • İnternet bağlantısı olmayan bilgisayarlarda çalıştılar.
  • Not almalarına izin verilmedi.
  • Çevirisini yaptıkları sayfaların nüshalarını iş bitiminde teslim ettiler.
  • Çalıştıkları yerlerden özel korumalar eşliğinde minibüslerle direkt kaldıkları otele götürüldüler.
  • Aile üyelerine bile kitaptan bahsetmemeleri konusunda uyarıldılar. Herbirine çevredekilerin meraklı sorularına karşı, sahte bir kitap konusu verildi. 
Çevirisi bile böyle güvenlik önlemleri altında yapılan bu kitabı büyük merakla bekliyorum. En kısa zamanda okuyup, yorumlarımı sizlerle paylaşıcam. 


Alıntı: Habertürk

3 Mayıs 2013 Cuma

KİTAP YURDU'NDAN NOBEL VE OSCAR ÖDÜLLÜ ESERLER


internet kitapçınız kitapyurdu.com'dan binlerce kitaba ulaşabilirsiniz.Bugün sizlere Kitap Yurdu'nun sitesine yeni eklendiği "Nobel Ödülleri" ve "Oscar Ödülleri" sekmelerden bahsetmek istiyorum. Benim çok hoşuma gitti.



"Nobel Ödülleri" sekmesinde, 1901-2012 yılları arasında Nobel Edebiyat Ödülü alan yazarlar yer alıyor. Yazarın üstüne tıkladığınızda satıştaki tüm kitaplarını görüp, istediğinizi satın alabilirsiniz. 





"Oscar Ödülleri" sekmesinde ise 1928-2012 yılları arasında Oscar Ödülü almış filmlerin DVD'leri yer alıyor.  Yine filmin üzerine tıkladığınızda istediğiniz DVD'yi satın alabilirsiniz.


Üstelik Kitap Yurdu fiyat farkıyla....  


1 Mayıs 2013 Çarşamba

Jennıfer Mcmahon

1968 yılında doğan yazarın çocukluğu Connecticut'ta babaannesinin yanında geçmiştir. Çiftliklerde, pizzacılarda, evsizler barınağında çalışmış, akıl hastası yetişkinlere ve çocuklara yardımcı olmuştur. 2000 yılında tam zamanlı olarak yazmaya başlamıştır. Yazarın "Söylemeyeceğine Söz Ver" adlı kitabı dışında henüz Türkçeye çevrilmemiş 5 kitabı daha bulunmaktadır. Eşi ve kızı ile Vermont'ta yaşamaktadır.

SÖYLEMEYECEĞİNE SÖZ VER

JENNIFER MCMAHON - EPHESUS YAYINLARI




Okul hemşiresi olan Kate Alzheimer hastası olan annesini bir bakım evine yatırmak üzere New Canaan'daki evine döner. Ancak Kate'in döndüğü gece bir kız öldürülür. Bu cinayet ile yıllar önce öldürülen ve katili asla bulunamayan Kate'in arkadaşı Del'in cinayeti birbirine bağlantılıdır. 

Del kırık dişleri, tuhaf görüntüsü ve çürük patates gibi kokusuyla herkes tarafından dışlanır ve bu sebeple herkes onu "Patates Kız" diye çağırır. Del'in tek arkadaşı ve sırdaşı Kate'tir. Ancak okulun mezuniyet günü Kate ona ihanet eder ve Del'i son görüşü olur. O gece Del öldürülür. Aradan 30 yıl geçmesine rağmen katili bulunamamıştır. 

Kate'in evine dönüşü ile etrafta açıklanamayan olaylar meydana gelir ve herkes bu olayların Patates Kız ile ilgili olduğuna inanır ki bu doğrudur. 

Del'in ağabeyi Nicky'de yıllar sonra gördüğü eski aşkı Kate'e katili bulma konusunda yardımcı olur.

Kate'in ağzından okuduğumuz kitapta bir 30 yıl öncesine dönüp Del ile Kate'in arkadaşlığını okuyorsunuz, bir günümüze dönüyorsunuz. Okurken öyle heyecanlanıyorsunuz ki özellikle gece okursanız mutlaka arkanızı dönüp acaba Patates Kız geldimi diye bir kontrol ediyorsunuz. Bazen de Del'e acıyorsunuz. Acaba ben Kate'in yerinde olsam Del'e onun davrandığı gibi davranırdım diye kendinizi sorguluyorsunuz.   

Korku gerilim türünü sevenlere kesinlikle önerebileceğim ve almakta hala tereddüt edenlere de daha fazla beklemeyin diyebileceğim bir kitap.  

Bir patates, iki patates, üç patates,dört
Artık senin peşinde en iyisi kapıyı ört

ARKA KAPAK

Jennifer McMahon'un sıra dışı romanı Söylemeyeceğine Söz Ver arkadaşlık, aile, bağlılık ve ihanet üzerine yazılmış gerilim dolu, derin iç görüsü ve güzelce örülmüş geçmişiyle kesinlikle unutulmaz bir kitap ve bir cinayet romanından fazlası.

Bu unutulmaz güzellikteki romanda, bir kadının geçmişi ve geleceği karşı karşıya gelerek beklenmedik sonuçlara yol açıyor.

Kırk bir yaşındaki okul hemşiresi, Alzheimer hastası olan annesi ile ilgilenmek için kırsaldaki evine dönmüştür. Geldiği ilk gece bir cinayet olur ve küçük bir kız öldürülür. Bu olay, kadının çocukluğunda yaşanan bir başka cinayete esrarengiz biçimde benzemektedir. Sınıf arkadaşları tarafından "Patates Kız" denilerek alay edip dışlanan yoksul arkadaşı Del de otuz yıl önce aynı şekilde öldürülmüştür. Del'in katili asla bulunamamış, o günden sonra küçük kız, hayalet hikâyeleri ve efsanelerde ölümsüzleşmiştir.

Şimdi, yeni cinayetin soruşturması kahramanımızı karşı konulamaz bir şekilde içine çekerken, geçmişi ve geleceği korkunç, beklenmedik bir şekilde bir araya geliyor. Çünkü hiçbir şey göründüğü gibi değil ve gençliğinin hayaletleri unutulmaktan çok uzak.

"Bir hayalet hikâyesi, polisiye ve büyümek üzerine bir masal, bu kitap sizi yetişkinlerin arkadaşlık, ihanet ve cinayetle dolu çarpık dünyasına götürüyor. Jennifer McMahon'un bu heyecan dolu kitabı, bir sonrakini hevesle beklemenizi sağlıyor."
-Pam Lewis

"Bu kitaba bayıldım. Eğlendim, korktum ve bitene kadar onun esiri oldum. Elimden bırakamadım."
-Sara Gran

"İyi kurgulanmış, sürükleyici ve eğlenceli."
-Kirkus Reviews