29 Mart 2013 Cuma

Alexandre Dumas

1824 yılında Pariste doğan yazar, aynı adı paylaştığı Fransız yazar Alexandre Dumas'ın gayrimeşru oğludur. 1831 yılında babasının onu evlatlığa kabul etmesiyle iyi bir eğitim almaya başlar. Fakat yazar olma sevdası ağır basınca eğitimini yarım bırakır. Kendini yazmaya adayan Dumas, bu ideali uğruna maddi açıdan büyük sıkıntılar çeker. 1844 yılında babasının yanına taşınır ve bu vesileyle zengin erkeklerle ilişki yaşayan hayat kadını Marie Duplessisle tanışır. Bu kadın aynı zamanda Dumas'ı tüm dünyaya tanıtan başyapıtı "Kamelyalı Kadın"a ilham kaynağı olur. Edebiyat dünyasında büyük ses getiren Kamelyalı Kadını senaryolaştırarak tiyatro oyunu haline getirir ve bu sayede ününe ün katar. Şiir ve romanla başladığı yazarlığını piyes yazarak sürdürmeyi tercih eden Dumas, daha çok toplum içinde yaşanan ahlaki bozukluklara değinir, bunun yanı sıra dolu dolu yaşadığı hayatından esinlenmeyi de ihmal etmez. Diğer ünlü eseri ise "Siyah Lale"dir. Pek çok roman ve tiyatro oyunu yazan Dumas, 1895'te vefat eder.

KAMELYALI KADIN

ALEXANDRE DUMAS - MARTI YAYINLARI

www.kitapyurdu.com'dan satın al
Alexandre Dumas'ın kendi hayatından esinlenerek yazdığı Kamelyalı Kadın,  birçok filme ve tiyatro oyununa konu olmuştur.

Romanımız Paris'te hukukçu Mösyö Armand Duval ile kamelyalarıyla ünlenmiş zengin erkeklerle ilişki kuran hayat kadını Marguerite Gautier arasındaki aşkı anlatmaktadır.  Her ne kadar Marguerite, Armand'ın bir aylık geçim kaynağını bir günde bitirecek şekilde lüks içinde yaşamaya alışmış olsada, birbirlerine şiddetli bir ilgi duymalarına engel olmaz. Marguerite zengin erkekleri paralarını kullandığı bir araç olarak görür.  Ama Armand onun yalnızca kendisine ait olmasını ister. Marguerite ise hayatında ilk defa Armand sayesinde şefkati ve gerçek sevgiyi görmüştür.     

Bu ilişkinin önünde aşılması gereken engeller vardır. Marguerite borçlarını ödemek için nasıl bir yol bulacak? Armand'ın babasının tavrı bu ilişki karşısında ne olacak? Marguerite ile Armand'ın büyük aşkına ne olacak? gibi sorular kitabı okurken sizi esir alacak.

Romanı okurken her bir karakter için ayrı üzülüyorsunuz. Birbirlerini bu kadar seven ve her halleriyle (Armand'ın Marguerite'ye sunacağı hiçbir lüks yok, Marguerite ise Armand'ı herşeyden koruyor)  kabul eden, aşklarını kısa bir süre hiçbir şeye aldırış etmeden yaşayan bu çiftin aşkı,  Armand'ın dürüst ve oğlunun geleceğini düşünen  babasının devreye girmesiyle acı bir hüzünle son buluyor.  

Sahneye uyarlaması prömiyeri 2 Şubat 1852 tarihinde Fransa'nın Paris şehrinde Vodvil Tiyatrosunda (Fransızca:Theatre de Vaudeville) yapıldı. 1853 yılında Giuseppe Verdi  operasını besteleyerek müziğe uyarladı. Bu operada bir devrim olarak kabul edilir. Çünkü o zamana kadar operaların konusu asil ve gururlu hayatlardı. İlk defa bir opera sahnesinde hafif meşrep bir kadının hikayesi anlatıldı.  On altı farklı versiyonu Broadway tiyatrosunda sahneye kondu.

Alexandre Dumas'ın bu romanı 1848 yılında ilk kez basılmıştır. O yıllardan beri günümüzde bile halen okunan ve yeni basımları gerçekleştirilen romantik edebiyatın en çok bilinen, en çok okunan klasikleri arasındadır. İmkansız aşkların en güzel örneklerinden olan bu kitabı, aslında ilk başta okumak için çekimser kalmıştım. Acaba dili ağırmı beni sıkarmı diye ancak okumaya başladıktan sonra büyük zevk duyduğum bu kitabı sizlere gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.

ARKA KAPAK

... BEN ONUNDUM, O İSE HERKESİN
GÜNEŞ GİBİ KADINLAR VARDIR DOĞUŞLARI GİBİ BATIŞLARI DA GÖZ ARDI EDİLEN
Alexandre Dumasnın (1824-1895) henüz 24 yaşında kendi hayatından yola çıkarak yazdığı Kamelyalı Kadın, 19. yüzyıl Parisinde geçer. Soylu bir gencin, güzeller güzeli bir fahişeye âşık olmasıyla başlayan romanda, mutluluklarının kısa süreceğinden endişe duyup mutlu olmak için acele eden iki insanın tutkulu ilişkisi anlatılıyor. Fakat bu ilişkinin önünde aşılması güç bir engel vardır; tek erkek evladının, uğruna ölümü göze alacağı kadından vazgeçmesi için elinden geleni yapan bir baba aşk için çekilen zorlukların yanı sıra itibar için verilen mücadelenin nefes kesen bir dille aktarıldığı Kamelyalı Kadın, sadece dönemini etkileyen bir roman olarak kalmamış, günümüzde de beğeniyle okunarak aşk klasikleri arasındaki yerini sağlamlaştırmıştır.

26 Mart 2013 Salı

FIRTINA KOKUSU

NANCY PİCKARD - EPHESUS YAYINLARI

www.kitapyurdu.com'dan satın al


Bugün sizlere Nancy Pickard'ın Türkçeye çevrilmiş ikinci kitabı olan Fırtına Kokusu'ndan bahsetmek istiyorum.

Kansas'taki küçük Rose kasabasında Jody'nin babasının vurularak öldürüldüğü, annesinin ise aynı gece çıkan korkunç fırtınada kaybolduğu ve sonra öldüğüne karar verildiği gecenin ardından tam 23 yıl geçmiştir. 
Jody büyükannesi, büyükbabası ve 2 amcası ile büyümüş, ayrıca halası ve enişteside desteklerini esirgememişlerdir.
Herkes tarafından babasının katili olarak bilinen Bill Crosby, avukat olan oğlu Collin'in çabaları ile suçsuzluğu ispatlanmış ve hapisten çıkmıştır.  
Bill Crosby'nin yeniden kasabaya dönmesi ile işler iyice sarpa sarar ve herkes gerçek katil acaba kim diye birbirini sorgular duruma düşerken, katilin kim olduğunu öğrenince yok artık diyorsunuz. Resmen ters köşeye yatırıyor yazar.
Jody ve Collin ise yıllardır birbirlerinden uzak durmaya çalışmışlar ve artık niçin bu kadar süre birbirlerine yaklaşmadıklarına pişmanlık duymaktadırlar.

Kitap baştan sona heyecanı doruklarda yaşatan müthiş bir macera ve sonunda da aşk hikayesine dönüşüyor.

Yazar baş kahramanımız Jody'nin psikolojisini çok güzel betimlemiş. Gökgürültülü bir yağmur sırasında Jody korkmasın diye amcası tüfekle bulutlara ateş etmiş ve Jody'nin bu korkusunu yenmesini sağlamıştır. Sizde okuyunca bu bölümde tüylerinizin diken diken olduğunu hissedeceksiniz.    

Bakire ve Fırtına Kokusunu okuduktan sonra yazarın dört ödüle sahip tek yazar olmasının tesadüf olmadığını anlayacaksınız.

ARKA KAPAK

Nancy Pickard Beş Macavity, Dört Agatha, Bir Anthony, Bir Shamus Ödülü kazanmıştır. Bu dört ödülü kazanan tek yazar konumundadır.

Jody Linder, güzel bir yaz gününde sarsıcı bir haber alır: Babasının katili olarak hapis yatan adam salıverilmiş, Kansastaki küçük Rose kasabasına geri dönmektedir. Babasının vurularak öldürüldüğü, annesinin ise kaybolduğu ve cinayete kurban gittiğine hükmedildiği fırtınalı gecenin üzerinden yirmi üç yıl geçmiştir. Ne amcalarıyla eniştesinin kendisini koruyup bağırlarına basmaları ne de büyükannesi ile büyükbabasının güvenli bir limanı andıran çiftliği, o felaket gecesinde Billy Crosbynin sebep olduğu acıları silebilmiştir.

Hayatını babasının masumiyetini kanıtlamaya adayıp avukat olan oğlu Collinin çabaları sayesinde Billy Crosby artık serbesttir. Kasabanın küçük nüfusuna rağmen çocukluklarından beri birbirlerinden uzak durmaya çalışan Jody ile Collin, kaybettiklerinden dolayı duydukları üzüntünün ortak olduğunu keşfederler.

Jody eski yaraları deştikçe ailesinin trajik geçmişine dair ürkütücü sırlar ortaya çıkmaya başlar. Bu mücadele ve zorluklara rağmen daha iyi bir geleceğe, hatta belki de aşka dair umutlar besleme cesaretini gösterir.

Pickard öykü anlatmak konusunda doğuştan yetenekli.
The New York Times

Sizi bütün gece uyutmayacak. Nancy Pickardın zekâsı ve meraklı anlatımı insanı asla hayal kırıklığına uğratmıyor.
Julie Garwood

Nancy Pickard aileler ve ilişkiler; nefret, arzu ve aşk; sadakat ve ihanet, özellikle de sırların yıpratıcı gücü hakkında başarıyla örülmüş romanlar yazıyor.
The Boston Globe

Bu kitap sürükleyici bir roman, ustaca yapılmış bir karakter incelemesi ve edebi açıdan nadir rastlanan bir eser.
The Kansas City

Star Pickardın Kansasa dair öyküleri ağır başlılık ve küçük kasabaların dramlarıyla dolu. Fırtına Pickarda hak ettiği geniş okuyucu kitlesini kazandıracaktır.

The Denver Post

23 Mart 2013 Cumartesi

Nancy Pickard

19 Eylül 1945 Kansas doğumlu yazarımız "Bakire" isimli kitabı ile;

2006 Agatha en iyi roman ödülü, 
2006 Anthony en iyi roman ödülü, 
2006 Edgar en iyi roman ödülü,
2007 Macavity en iyi gizem romanı ödüllerine layık görülmüştür. Bu 4 ödülün hepsine birden sahip olan tek yazardır.

56 tane eseri olan yazarın Türkçeye çevrilen ilk kitabı Bakire ikincisi ise Fırtına Kokusudur.


BAKİRE

NANCY PİCKARD - EPHESUS YAYINLARI

www.kitapyurdu.com'dan satın al



Sanırım son zamanlarda okuduğum en iyi kitap desem yalan söylemiş olmam. 1,5 günde bitirdiğim ender kitaplardan biri olarak kütüphanemdeki yerini aldı. Uuzn zamandır bu kadar etkileyici bir polisiye gerilim kitabı okumamıştım. Gerçekten kurgusu, karakterleri, gizemi, dil ve anlatımıyla süperdi.

Yazarla tanışmamı sağlayan, aynı zamanda yazarın Türkçeye çevrilmiş ilk kitabı.

Olay 1987 yılının Ocak ayın Small Plains kasabasının şerifi Nathan ile iki oğlu Patrick ve Rex'in karlar altında çırılçıplak yatan genç bir kız cesedi bulması ile başlıyor. Cinayeti öğrenen yargıç Tom oğlu Mitch'i neden alel acele kasaba dışına gönderiyor? Şerifte büyük oğlu Patrick'i neden hemen şehir dışındaki okula gönderiyor? Kasabanın doktoru olan Abby'in babası genç kızın suratını neden tanınmaz hale getiriyor? gibi gizemli sorularla karşı karşıya kalıyorsunuz ve kendi kendinize yaptığınız yorumların aslında yanlış olduğunu finale geldiğinizde anlıyorsunuz.

Küçük bir kasabadaki sahipsiz mezarı tüm kasaba halkı Small Plains Bakiresi olarak adlandırmıştır. Ve bu olayın üzerinden 17 yıl geçtikten sonra, vicdan azabı ile tekrardan kasabaya dönen Mitch ile ona karşı olan aşkında en ufak bir azalma olmayan Abby'nin de araştırmaları ile gerçek ortaya çıkacaktır. Gerçek ortaya çıkana kadar da kitabın yüksek temposu artarak devam ediyor ve finale kadar size heyecanlandırıyor. Müthiş finaliyle de sizi derinden etkiliyor.   

Size bu kitapla müthiş bir gerilimi garanti edebilirim..

ARKA KAPAK

Small Plains Bakiresi kimdi ve nasıl öldü?

Acımasız bir cinayetle değişen hayatlar Küçük bir kasabadaki sahipsiz bir mezar On yedi yıldır saklanan korkunç gerçeği öğrenmeye hazır mısınız?

Kansasın kırsal kesimindeki küçük bir kasabanın halkı, genç bir kızın adsız mezarını Small Plains Bakiresi olarak kabul etmiştir on yedi yıl boyunca. Bazı kişilere göre mucizelere ve açıklanamaz iyileşmelere sebep olan bu mezarla ilgili söylentiler de zaman içinde dilden dile yayılmıştır.

Ama karla kaplı arazide bulunan, buz tutmuş çıplak cesede gerçekte ne olmuştur? Ve neden genç Mitch, cesedin bulunmasından bir gün sonra, arkasında çılgına dönmüş sevgilisi Abbyyi ve en iyi arkadaşı Rexi bırakarak kasabadan apar topar ayrılmıştır?

Bu şekilde kasabadan ayrılan Mitch, yıllar sonra Small Plainse geri döndüğünde, unutulmuş sırları ve gerilimi tekrar alevlendirecektir. Mitche karşı hâlâ bir şeyler hissetmekte olan Abby ise onun gidişinin arkasındaki gerçeği açığa çıkarmakta kararlıdır. Şimdi, üç eski dost kendilerinin ve küçük kasabalarının kaderini değiştiren o gecenin getirdiği sonuçlara katlanmak zorundadır.

Nancy Pickard edebi gücü yüksek bir yazar. Orta batının küçük bir kasabasındaki üstü kapatılmış sırları incelikle şekillendirmiş.
The Denver Post

Kışkırtıcı Kasabalıların peşini bırakmayan çözümlenmemiş cinayeti, yazar engin bir sezgisellikle işlemiş.
The New York Times Book Review

Üstün bir yapıt. Yazarın hikâyeye derinlik sağlamadaki yeteneği eşsiz.
Orlando Sentinel

Güven, inanç ve masumiyet kaybına dair bu roman tek kelimeyle ilgi çekici.
Tucson Citizen



19 Mart 2013 Salı

E.L.James


Gerçek adı Erika Mitchell olan İngiliz yazar 1963 doğumlu. Televizyon yöneticisi olarak çalışıyorken, 1987 senarist ve yönetmen olan eşiyle evlendi. 2 oğlu olan Mitchell ilk olarak online yazdığı Grinin Elli Ton'u kitabını talep olması sebebiyle basılı olarak çıkartmaya karar vermiştir. Ve sadece 3 kitaplık bir seri ile 2012 yılında "Dünyanın En Etkili 100 İnsanı" arasına girmeyi başarmıştır.

Yazarın Grinin Elli Tonu, Karanlığın Elli Tonu ve Özgürlüğün Elli Tonu dışında kitabı bulunmamaktadır.

ELLİ TON ÜÇLEMESİ

E.L.JAMES - PEGASUS YAYINLARI




Bugün sizlere daha önce okuduğum fakat hala satış listelerinde üst sıralarda yer alan Elli Ton Üçlemesini anlatmak istiyorum.


Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen bu kadar güzel bir seriyi bu kadar başarılı bir şekilde ortaya koyması gerçekten alkışlanmalı. Tüm Dünyanın en çok satanlar listelerinde ilk sıralarda yer alan, 37 dile çevrilmiş ve 40 milyondan fazla satan bir kitap.

Aslında kitabın edebi değeri yok. Ama kız ve erkek arasındaki yakınlaşma ve aralarındaki tutkulu ilişki bir şekilde kitabı okutturuyor. Yetişkinler için ibaresi ile yayınlandı kitap. Ama 16 yaşından itibaren herkesin okuyabileceği bir kitap olduğunu düşünüyorum.

Filmi içinde çalışmalar başlamış. Birçok yabancı sitede Ana ve Christian kim olmalı diye anketler yapılıyor. Filmi tabiki kitap gibi çok detaylı olamayacaktır. Ancak yine güzel bir film olacak sanırım. Benim şahsi fikrim Christian Grey için Matt Bomer ve Anastasia Stele için ise Alexis Bledel çok uygun.

Aslında kitaplar erotik roman kategorisinde yayınlandı. Ancak içindeki aşk ve tutku bence çok daha ön planda. Baş karakterimiz edebiyat öğrencisi Anastasia Stele (Ana) hasta olan arkadaşının yerine genç, zengin ve yakışıklı bir girişimci olan Christian Grey ile röportaj yapmaya gider. Ve aralarında müthiş kuvvetli bir çekim gücü ortaya çıkar.

3 kitapta; Christian'ın çocukluğunda yaşadığı travmayı, bu durumun ilişkilerini nasıl etkilediğini, aralarındaki çekim gücüne ve arzuya karşı koymak istemelerini ve her ayrılık sonrası daha da tutkulu bir barışma yaşadıklarına şahit oluyoruz.

Okurken sayfaların nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Acaba ben olsam gidermiyimdim, kalırmıydım diye ikileme düşmenizi sağlamış kitap.  Romantik, cesur bir aşk romanı okumak isteyenlere tavsiye edebileceğim çok güzel bir hikaye. 

 ARKA KAPAK

GRİNİN ELLİ TONU: 20 yaşında bir edebiyat öğrencisi olan Ana Steele, genç girişimci Christian Greyle röportaj yapmaya gittiğinde son derece çekici, zeki ve sinir bozucu bir adamla karşılaşır. Toy ve masum Ana, bu adama duyduğu arzu karşısında şaşkına döner ve adamın gizemli doğasına rağmen ona yakınlaşma arzusuyla yanıp tutuşur. Ananın güzelliği, zekâsı ve özgür ruhuna direnemeyen Grey de onu istediğini kabul eder, ancak şartları vardır Çift, cüretkâr ve tutkulu bir fiziksel ilişkiye yelken açarken, Ana, Christianın karanlık sırlarını ve kendi karanlık arzularını keşfeder.

KARANLIĞIN ELLİ TONU: Ruhu yaralı genç girişimci Christian Greyin karanlık sırlarının yıldırdığı Anastasia Steele, ilişkilerine son noktayı koyup bir yayınevinde çalışmaya başlar. Ama Grey'e duyduğu karşı konulmaz çekim hâlâ etkisini sürdürmektedir. Grey içindeki şeytanlarla savaşırken, Ana da hayatının en önemli kararını almak zorundadır ve bu yalnızca onun verebileceği bir karardır

ÖZGÜRLÜĞÜN ELLİ TONU: Şimdi her şeye sahiptirler; aşk, tutku, yakınlık, servet ve sonsuz olasılıklarla dolu bir dünya. Ana, Greyi sevmenin kolay olmayacağını ve beraberliklerinin her ikisinin de tahmin edemeyeceği zorluklar getireceğinin her zaman farkında olmuştur. Tam her şeye sahip gibi göründükleri bir anda, talihsizlik ve kader bir araya gelip Ananın en korkunç kâbuslarını gerçeğe dönüştürür

16 Mart 2013 Cumartesi

Sarah Jıo

New York Times'ın çok satan yazarları arasında yer alan Sarah'ın asıl mesleği gazetecilik.  Sarah Jıo;  gıda, beslenme, sağlık, eğlence, seyahat, diyet / zayıflama, güzellik, spor, alışveriş, psikoloji, ebeveynlik gibi konular hakkında gazete de makale yazıyor. 

Mart Menekşeleri Türkçeye çevrilen ilk kitabı. Bu kitabının dışında yurtdışında yayınlanmış ve 17 dile çevrilmiş 3 kitabı daha var. Şu anda beşinci ve altıncı romanları üzerinde çalışmalarına devam eden Jıo ayrıca makale ve dergilerede blog ve makaleler gönderiyor.

Eşi ve 3 çocuğu ile Seattle'da yaşıyor.

MART MENEKŞELERİ

SARAH JIO - ARKADYA YAYINLARI

www.kitapyurdu.com'dan satın al


Mart ayında bulunduğumuz şu günlerde tam da bu ayla ilgili mükemmel bir kitaptan bahsedicem size.
İlk çıktığı zaman kapağından çok etkilenip aldığım bir kitap olan Mart Menekşelerini yeni bitirdim. Ve bitirir bitirmez size yazmak istediğim. Kapak tasarımı ve mor püsküllü ayracı zaten görsel bir şölen. İçindeki konu ise gerçekten mükemmel..

Eşinde ayrılan Emily kafasını dinlemek için Mart ayında Bainbridge Adasında bulunan büyük yengesinin yanına gider. Ve geçmişiyle geleceği arasında bağlantıların içinde bulur kendini. Yengesinin ona hazırladığı oda da bulduğu kırmızı günlük Emily'nin ailesinin geçmişiyle ilgili çok büyük sırrın da ortaya çıkmasına neden oluyor. Emily günlüğü okurken, bende kendimi hem günlüğün içinde hissettim, hem de Emily'nin yerine koydum. Ben olsam nasıl davranırdım ne yapardım diye. Acaba günlüğü yazan kim, şimdi onlara ne oldu, günlüğü oraya kim koydu, bunların Emily ile ilgisi ne diye merak içinde sayfalar bitiyor.

Kesinlikle sıkılmayacağınız sürekleyici,  akıcı harika bir kitap olmuş. Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen çok iyiydi. Asla bitmesini istemediğim kitaplar arasında yerini aldı.

Arkadya yayınlarından daha önce hiç okumamıştım. Ancak baskı kalitesi, hatasız yazım mükemmel. Bize güzel bir kitap ulaştırdığın için teşekkürler Arkadya..

Kitaptan anlamı çok büyük bir not: Hayat asla tek bir kişiye adanacak kadar kısa değil, sizi hayatında çıkarmışsa yeniden hayata tutunabilirsiniz.


ARKA KAPAK

Bir kadının yüreği sırlarla dolu bir denizdir

Gerçek aşkı yaşadığına inanan ünlü yazar Emily Wilson, kocasının başka bir kadını ona tercih ettiğini öğrenince, hayal kırıklığına uğrar. Tüm bu olanlara rağmen yine de tek bir damla gözyaşı dökmez.

Büyük yengesi Bee, Mart ayını Bainbridge Adasında geçirmesi için onu davet eder. Emily ruhunda açılan yaraların iyileşmesi umuduyla, bu teklifi kabul eder.

Adanın mistik havasıyla huzuru yakalamaya çalışan Emily, 1943 yılında yazılmış kırmızı kadife kaplı bir günlük bulur. Bu günlük onu geçmişin tozlu sayfalarına hapsolan gerçek bir aşk hikâyesine ve altmış yıllık bir aile sırrına götürecektir

Umudun, hüznün ve pişmanlığın bir arada işlendiği büyüleyici bir roman İlk kitabı Mart Menekşeleri ile Library Journal En İyi Kitap Ödülüne layık görülen Sarah Jio, insan kalbinin, ne kadar hatalı olursa olsun sevdiklerimizi her zaman affedeceğini eşsiz bir dille anlatıyor.

Aşk, tarih ve gizem Daha ne olsun? Mart Menekşeleri, geçmişimizin er ya da geç sürprizlerle karşımıza çıkacağını hatırlatan muhteşem bir roman.

Jodi Picoult

Tarih, gizem ve aşkın mükemmel bir karışımı Bu romanı elinizden düşüremeyeceksiniz.

Library Journal

13 Mart 2013 Çarşamba

Işıl Şenol


Balıkesir'li genç bir yazar olan Işıl Şenol, 1985 te Balıkesir Bigadiç'te dünyaya geldi. İTÜ Tekstil Mühendisliği'ni okurken aklında hep edebiyat vardı. 
"Yazmak benim için bir tutku. Küçüklüğümden beri edebiyata özel bir ilgim var. Lise yıllarında Atatürkçü Düşünce Derneği ve Milliyet Gazetesi'nin kompozisyon yarışmalarında ödüller kazandım. Üniversite yıllarında Balıkesir'de yerel Politika ve Yeni Haber gazetelerinde yazılar yazdım. 'Asma Pansiyon' ilk romanım oldu. Asma Pansiyon Bozcaada'da küçük bir pansiyonda geçen büyük bir hayat hikayesini, dostluğu ve dayanışmayı anlatıyor. Kendinden ve çevresinden kaçmaya çalışan genç bir kızın yolu küçük bir pansiyona düşüyor ve buradaki beş kişi ona yardım edebilmek için ellerinden gelenleri yapıyor" diyor bir röportajında.

Annesi emekli öğretmen Sema Şenol ve babası veteriner hekim Oğuz Şenol'un desteğini alarak Butik Yayınlarından çıkan ilk kitabı Türk romanlarda çok satanlar listesine girdi. Asma Pansiyonun kapak tasarımı ise besteci Melih Kibar'ın kızı Merve Kibar'a ait.    


ASMA PANSİYON

IŞIL ŞENOL - BUTİK YAYINCILIK

www.kitapyurdu.com'dan satın al



Işıl Şenol'un ilk kitabı. Müthiş bir yazar doğuyor bence. O kadar sıcacık bir kitap ki insan Bozcaada'ya gidip Asma Pansiyon'da kalmak, Madam Yenola'nın misafiri olmak istiyor resmen. 5 odalı küçük bir pansiyonda kalan 5 farklı kişinin kesişen sıcacık, insanın içine işleyen ve samimi hayat hikayelerini  okurken sizde kendinizi o pansiyonda kalıyormuş gibi hissediyor, bazen en dibe vuruyor, bazense en yukarı çıkıyorsunuz. Sıcacık bir ada hikayesi okumak isteyenlere tavsiye ediyorum.  


ARKA KAPAK

İkilemler, tesadüfler ve aydınlanmalar romanı "Asma Pansiyon"

Hayal kırıklıklarından kaçmaya çalışan bir genç kız ve tesadüfen sığındığı küçük pansiyonda yaralarını sarmaya yardım eden beş yetişkinin öyküsü...

Her insanın hayatta bocaladığı dönemler olur.

İkilemler arasında kaldığı, hayatıyla ilgili soru işaretlerine boğulduğu zamanlar...

Böyle zamanlarda insan içe kapanırken, aslında yeni ilişkilerin yardımıyla bunların üstesinden gelebileceğini çoğunlukla düşünemez.

Ama öyle buluşmalar vardır ki, fark ettirmeden birbirinin yaralarını sarar.

Asma Pansiyon, pek çoğumuzun derinlere sakladığı özlem ve heyecanları küçük bir pansiyonda bir araya gelen altı kişinin hikâyesiyle gün ışığına çıkarırken, satır arası bir dayanışmanın ve iyileşen ruhların altını çiziyor.

Aşk, hüzün, bekleyişler, yaşanamamışlıklar, empati kurmak, geride bırakmak, yeni karşılaşmalar ve sürprizler hayatın içinden hikayelere örülerek, sürükleyici bir anlatımla okuyucuya sunuluyor.

Asma Pansiyon, düşünceli insanların Bozcaada'nın sakin atmosferinde soluklanacağı, sorularına cevap bulacakları; dostluğun, dayanışmanın ve sevginin gölgesinde sımsıcak bir kitap...

"Madam Yenola çiçekleri suladığı bakır tası nasıl yere düşürdüğünü, kapıya nasıl tutunduğunu fark etmedi. Tası yerden alıp "İyi misiniz?" diye soran kıza kibarca başını sallayıp odasına attı kendini. Yatağına uzandı, titreyen ellerini göğsünün üstünde birleştirdi. İçindeki yüksek ses "Biliyordum!" dedikçe onu susturmaya çalıştı. Aklından, kalbinden öyle çok şey geçiyordu ki vücudu taş kesilmişti. Mayıs ayının Bozcaada'yı iyice ısıttığı günlerde, bağ bozumu yaklaşırken, öylece kaldı yattığı yerde.

"İnsan ümidini kesince beklemeyi bıraktığı her şey gelir düşer kollarına" diyen dayısı, yine haklı çıkmıştı."



11 Mart 2013 Pazartesi

MERHABA

Uzun zamandır en büyük hobim olan kitap okumayı neden sizlerle paylaşmıyorum diye düşünüyordum ve sonunda sizlerle Kitap Tutkusu'nda buluşmaya karar verdim.

Kitap Tutkusu okuduğum kitapların yorumlarını, analizlerini, en çok satanlar listesini, yeni çıkanları ve yazarları takip edebileceğiniz; zaman içerisinde sizlerden gelecek yorum ve eleştirilere göre de şekillenecek, farklı detaylarla ve süprizlerle de karşılaşabileceğiniz güncel bir kitap bloğudur.

Zaman içerisinde kitapların içeriğinin, kapaklarının ve hatta kokusunun bile benim için nasıl değerli olduğunu okuyucularım da anlayacaklardır. Bu paylaşımda her türlü yorum ve eleştirilerinizi bekliyorum. Bunları yazmaktan çekinmeyin. Çünkü bunlar sayesinde doğru ve yanlışlarımızı bulucağız.

Benim gibi okumayı, eleştirmeyi seven, elindeki kitap bitmeden arkasından acaba hangi kitabı okusam diye sabırsızlanan herkese

Keyifli okumalar...

9 Mart 2013 Cumartesi

Buket Uzuner

Romancı, hikayeci ve gezi yazarı Buket Uzuner 3 Ekim'de Ankara'da doğdu. Hacettepe Üniversitesi, Bergen Üniversitesi (Norveç), Michigan Üniversitesi'nde (ABD) biyoloji ve çevre bilim eğitimi aldı. Tampere Teknik Üniversitesi'nde (Finlandiya) ve ODTÜ'de araştırmacı olarak çalıştı, ders anlattı. Kitapları 1992'den bu yana Türkiye'de Ulusal En İyi Satış listelerinde yer almaktadır ve yedi ayrı dilde yayımlanmıştır. Remzi Kitabevi için yabancı edebî yayımlar konusunda editörlük yaptı ve şu anda Alfa-Everest Yayınları için yabancı edebî yayımlar konusunda edebî danışmanlık yapmaktadır. 2012 yılında Uyumsuz Defne Kaman'ın Macereları - Su kitabını çıkartmıştır.  

1996 yılında Lowa Üniversitesi'nin (ABD) onur üyeliğine (LWP) kabul edilmiş, 2004 yılında da ODTÜ senatosu tarafından takdir belgesiyle onurlandırılmıştır.

Kuzey Sahra  Afrikası, Kuzey Amerika, Kanada ve Avrupa'da uzun tren seyahatleri yapan ve yıllar geçiren Buket Uzuner, şimdi İstanbul'da yaşamaktadır.

ROMANLARI
İki Yeşil Su Samuru Anneleri, Babaları, Sevgilileri ve Diğerleri (1991)
Balık İzlerinin Sesi (1993) (Yunus Nadi Roman Ödülü)
Kumral Ada-Mavi Tuna (1997) (İstanbul Üniversitesi tarafından en iyi roman ödülü)
Uzun Beyaz Bulut - Gelibolu (2001)
İstanbullular (2007)

HİKAYELERİ
Benim Adım Mayıs (1986)
Ayın En Çıplak Günü (1988)
Güneş Yiyen Çingene (1989)
Karayel Hüznü (1993)
Şairler Şehri (1994)
Şiirin Kızkardeşi Öykü (2003)
Yolda (2009)

GEZİ KİTAPLIĞI
Bir Siyah Saçlı Kadının Gezi Notları (1989)
Şehir Romantiğinin Günlüğü (1998)
New York Seyir Defteri (2000)

BİYOGRAFİ
Gümü Yaz, Gümüş Kız (2002)

DENEME
Selin ve Cem'le Yolculuklar (2004)
Benim İstanbul (2011)

ÇİZGİ ROMAN
İstanbullular (2011)


  

Lısa Gardner


Amerikalı yazar Lisa Gardner birçok polisiye roman yazmıştır. Alicia Scott  takma adı ile de aşk romanları yazmıştır. New York Times'ın en çok satan yazarları arasında yer alan Gardner eşi ve kızıyla New England'da yaşamaktadır.








 
FBI Profiler Serisi (Quincy)
  • Mükemmel Koca (1998),
  • Üçüncü Victim (2001),
  • Sonraki Kaza (2001), 
  • Ölüm Saati (2003), 
  • Gone (2006),
  • Güle Güle (2008),
Dedektif DD Warren Serisi
  • Yalnız (2005), 
  • Hide (2007), 
  • Neighbor (2009),
  • Anlaşılır Canlı , (2010) 
  • Daha Love You , (2011)
  • Catch Me , (2012)
Alones Standı
  • Diğer Kızı (1999),
  • Dul Kulübü (2002),
  • Bunun için cinayet olur yazar katkı, (2004)
  • Touch & Go , (2013)
Alicia Scott takma adıyla yazılanlar
  • Mike evlenmek ... Yine (2000),
  • Suç Ortakları (1998),
  • Brandon Bride (1998),
  • Macnamara Kadını (1997), 
  • Maggie'nin Man (1997),
  • Neredeyse Deplasman Got One (1996),
  • Waiting For The One Worth (1996),
  • Sessiz Bir (1996), 
  • Jessica gizlenmesi (1995),
  • Midnight Hour At (1995), 
  • Uyanık Nightmare (1994),
  • Gölge Flame (1994),
  • After Midnight Yürüyüş , (1992) 

MÜKEMMEL KOCA


LISA GARDNER - EPSİLON YAYINLARI

www.kitapyurdu.com'dan satın al


Son zamanlar okuduğum en iyi polisiye gerilim kitabı diyebilirim. Aslında adına bakınca romantik aşk kitabı gibi geliyor insana, ancak okumaya başlayınca muhteşem bir polisiye olduğunu anlıyorsunuz. Kitabın kurgusu, en ince detaylara kadar bilgi verilmesi kendinizi ana karakter Tess gibi hissetmenize neden oluyor. İlk sayfadan son sayfaya kadar temposu düşmeyen, insanın kanını donduran türde bir gerilim.
Ne umutlarla evlendiğiniz polis kocanızın aslında hiç ummadığınız kadar vahşi bir katil olduğunu öğrenseniz ne yapardınız? İşte insana böyle tüyler ürperten sorular soran bir kitap. Polisiye gerilim sevenlere kesinlikle tavsiye ederim.


ARKA KAPAK

Hayallerinizin erkeği bir katilin ruhunu taşıyor olsaydı ne yapardınız?

Jim Beckett hayallerinin erkeğidir... Fakat Tess bu havalı polisle evlenip çocuğunu doğurduktan iki yıl sonra, kocasının on kadını vahşice öldürmek suçuyla parmaklıkların arkasına gönderilmesine yardımcı olur.
Yüksek güvenlikli bir hapishanede tutulmasına rağmen Beckett ona bunu ödeteceğine yemin eder. En sonunda da hapishaneden kaçar ve tüm oyunların en zoru başlar...

Korkuyla geçen bir hayatın ardından Tess daha önce hiç yapmadığı bir şey yapmaya karar verir. Psikolojik olarak harap durumda olan eski bir deniz piyadesinin yardımıyla, kızını korumayı ve kendini savunmayı öğrenecektir. Beckett'i yakalamak için dört eyaletin o zamana kadar tanık olduğu en büyük insan avı başlamışken, karı koca arasındaki tüyler ürperten buluşma için zaman daralmaktadır. Tess bu sefer öldürmekle öldürülmek arasında seçim yapması gerektiğini çok iyi bilmektedir.

"Unutulmaz derecede kötü bir adam ve merak uyandıran bir düğüm, Mükemmel Koca'yı heyecanlı bir kitap haline getiriyor!"

Tess Gerritsen

"Tami Hoag, Karen Robards, Elizabeth Powell ve Nora Roberts'ın eserlerine müthiş bir ilave."

Publishers Weekly

UYUMSUZ DEFNE KAMAN'IN MACERALARI -SU-

BUKET UZUNER- EVEREST YAYINLARI

www.kitapyurdu.com'dan satın al

Okuduğum ilk Buket UZUNER kitabıdır. Türkçe'nin ustaca kullanımı, betimlemesi ve ustaca ayarlanmış kurgusu ile kendimi kitabın içinde hissetmeme neden oldu. Aslında polisiye roman gibi ama içinde toplumun kadın şiddeti, alevi-sünni çatışmasını gibi sorunlarını ve Şamanlık kültürünü de işlemesi, Kutadgu Bilig'den beyitler yer alması kitabın su gibi içinize akmasına neden olacak. 
Su; Toprak, Hava ve Ateş ile devam edecek olan serinin ilk kitabı. Serinin diğer kitaplarını da büyük heyecanla bekliyorum.



ARKA KAPAK

Buket Uzuner'in, bugün Anadoluda yaşayan her kültürü derinden etkilemiş kadim Kamanlık (Şamanizm) geleneğinin dört unsuru olan SU, TOPRAK, HAVA, ATEŞten ilham alarak yazdığı yeni romanı UYUMSUZ DEFNE KAMANIN MACERALARI dörtlemesinin ilk kitabı SU !..
Gazeteci Defne Kaman bir yaz akşamı bindiği vapurda arkasında hiçbir iz bırakmadan kaybolur. Onu aramakla görevli Komiser Ali Ümit ile arkadaşı Sahaf Semahat kendilerini aniden tuhaf olaylar ve esrarengiz semboller arasında bulurlar. Bir yandan kendi hayatlarını sakatlayan yasak ve tabulara rağmen ayakta kalmaya çalışırken, kayıp gazeteci Defne Kamanın peşinde nefes nefese bir maceraya sürüklenirler. Buket Uzuner, SU romanında bütün canlı varlıkları eşit değerde kabul ederek doğayı ve yaşamı kutsayan kadim Türk geleneği Kamanlıka (Şamanlık) selam ederken, okurları hem eko-feminist bir okumaya, hem de 1000 yıl önce Uygur harfleriyle ön-Türkçe yazılmış olduğu düşünülen (Mutluluk Bilgisi) KUTADGU BİLİG ŞİFRESİ ile zihin oyunlarına davet ediyor.